2024 benim için ilginç bir şekilde başladı. Yeni LEGOseverlerle tanışma, yeni yazarlar bulma, asosyalliğimi yıkıp bazı yeni adımlar atma… Bugün de attığım adımlardan birinin beni götürdüğü yerle ilgili iki satır yazmak, ve güzel bir duyuru yapmak istiyorum.
Çarşamba gecesi bir mesaj gelmiş – gelmiş diyorum çünkü ben anca ertesi gün okuyabildim. Bu yıl tanıştığım doctorsbrickstore lakaplı Bricklink satıcısı olan Batuhan’dan. “Antalya’da değişik bir yer çıktı önüme” yazmış, bir de Instagram profili göndermiş.
Profili daha açmadan ilgimi çekti, “Antalya, LEGO Museum and Shop” yazıyor. Profile şöyle bir göz attım. Eğlenceli videolar var ağırlıklı olarak. “Yakında açılıyor” yazmışlar. Derken gözüm adres bölümüne çarptı. Yerine bir baktım, ve neredeyse çığlık atıyordum. Evime yürüyerek 15 dakika uzaklıktaydı! Kendimi tutamadım, ve hemen bir mesaj gönderdim, onlarla tanışmak istediğimi, eğer mümkünse bu “müze”yi ziyaret etmek istediğimi söyleyen. Birkaç dakika sonra cevap geldi, bundan çok mutlu olacaklarını söylüyorlardı. Cuma günü öğlen saatleri için anlaştık.
Cuma günü zaman bir türlü geçmek bilmedi. Erken de kalktığım için, beklemem gereken 5 saat oldu size 50 saat. Ama eninde sonunda saati geldi, ve ben de kalkıp gittim. Mahalleyi, sokağı biliyorum ama, tam yeri bilmiyorum tabii. Sokak da o sırada ıssız mı ıssız, ne insan var, ne araba.
Bir apartmanın önüne geldim. Dışarıda bir bank, 3-5 kişi oturuyor, gülüşüyorlar. Apartman numarası da tutuyor. “Tamam buldum” deyip girdim bahçe kapısından. Beni görünce ayaklandılar, “Instagram’dan konuştuğumuz sen misin?” dediler. “Evet” dedim “o deli benim” :)
Üç kişiyle tanışıp sohbet etme fırsatım oldu. Viktor, müzenin kurucusu. Vladimir, kurucu ortak ve bana müzeyi gezdiren, ne yapmak istediklerini anlatan arkadaş. Ve Julia, pazarlama müdürü.
Profillerinde “The First LEGO Hub in Turkey” yazıyor. “Hub” kelimesine yabancı değilim, fakat anlamını öğrenmemişim hiç. “Merkez” demekmiş. Türkiye’nin ilk LEGO Merkezi… kulağa güzel geliyor.
Merkez olmak için de, müze olmak için de küçük bir yer. Ama sohbet ederken Viktor, “Tüm büyük firmalar garajda başlar” gibilerinden bir şey söyledi. Çok doğru. Şehre yakın olmak istemişler, sonra daha büyük bir yere taşınmayı planlıyorlarmış. Şu sırada harıl harıl Nisan’da olması beklenen açılışa hazırlanıyorlar.
İyi de, böyle bir yerin açılış hazırlığı nasıl olur ki? Tamam, içeriyi adam edersin, boyadır badanadır. Işık sistemi, ses sistemi, o da tamam. Sonra?
Sonra da elindeki 1000’in üzerindeki LEGO setini başlarsın yapmaya. Ne de olsa müze, eskisiyle yenisiyle, kolay bulunanıyla, zor bulunanıyla setler olacak.
Bir ekip kurmuşlar, herkes set yapıyor. Ben öğle yemeği sırasında gittiğim için denk gelmedim, ama ortalıkta yapılmayı bekleyen kutu kutu set vardı. Viktor’un masasında bile! Bir yandan asıl işiyle uğraşırken, bir yandan da seti inşa ediyor. Set sayısı fazla olduğu için, dışardan gelip set yapmak isteyenleri de kabul ediyorlar. Tabii ki hemen gönüllü oldum. İlk fırsatta gidip ben de bir set yapacağım.
Şu sırada kurulmuş 8-10 tane vitrin var. Hem içleri dolu, hem de üstleri. Ne yalan söyleyeyim, bu kadar çok yapılı seti ilk kez bir arada görüyorum. Hepsi bildiğim setler, yeni bir şey yok. Ama baktığınız her yerde bir set görünce, insan biraz sarhoş oluyor. Bir ara “İstediğin gibi bak, fotoğraf, video çek” diyerek beni yalnız bıraktılar. Hangisine bakayım, hangisini çekeyim? Bir yanda böyle bir yerin varlığı, bir yanda evime bu kadar yakın olması, zaten kafam çalışmayı çoktan bırakmış. Ama yine de elimden geldiğince bir şeyler yaptım.
Eğer Antalya’daysanız, ya da yolunuz düşerse, mutlaka anybrickshub’ı ziyaret edin derim. İster açılıştan önce, ister açılıştan sonra. İnanılmaz cana yakın insanlar, ve “Geçiyordum, uğradım” diyenlere kapıları açık. Benim konuştuklarım Türkçe bilmiyordu, ama bilen çalışanları var. Yaptıkları şeyi severek yapıyorlar, ayak üstü iki satır konuştuğunuz zaman bile bunu anlamak mümkün.
Bir aksilik çıkmazsa, anybrickshub ile ortak bir sürü şey yapmayı planlıyorum. Sizleri de bu aktivitelerden haberdar edeceğim. Batuhan’a da tekrardan çok teşekkür ederim, onun sayesinde keyifli günler bekliyor beni.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!
Kimisi çocukken Barbie bebeklerle oynar, kimisi de LEGO minifigürleriyle küçük dünyalar kurup, bu dünyaları büyüyünce de korumaya devam eder. Sanırım benim hangi gruba dahil olduğum belli :)