Bu aralar konu bolluğunda asmalar budayayım modundayım (bu sanki tam böyle değildi ama neyse). Bir yanda bloga istediğim özeni veremiyor olmanın stresi, öte yanda Buka Bricks ana merkezinin yine bir taşınma durumuna girmiş olması (evet, tekrar taşınıyoruz). Sürekli haberler görüyorum. LEGO House en yeni setini duyurmuş. İngiltere’de bir fuar etkinliği varmış. Oymuş buymuş. Yok arkadaş, yazasım gelmiyor. Sürekli bunu söylemekten ben sıkıldım, okumaktan siz sıkıldınız, biliyorum. Ama işte olmayınca olmuyor.
Belli bir düzeni korumak için her hafta en az bir yazı yayınlama geleneğimi bozmak istemiyorum. Bugün Cumartesi, yarın son. Yazdım yazdım, yoksa geçti gitti. Haber sayfalarına bak, eski yazılara bak… ı ıh, çıkmıyor. Sonunda minnacık bir ışık belirdi kafamda. Ya, dedim, şu önündekilerle ilgili yazsana? Olur mu olur.
Şimdi tabii soracaksınız, ne var önünde diye. Kasım indirimleri sırasında fırsat bu fırsat deyip Friends’in rengârenk binasını, ya da resmî adıyla Heartlake Şehri Toplum Merkezi setini almıştım. Mutfağı da unutmamıştım. Taşınma olayları su yüzüne çıkınca, büyük binayı bir sonraki eve bıraktım, ama mutfak masamın üzerinde duruyor. Önünde de, birkaç hafta önce bir arkadaşla yaptığımız sohbetin sonucu olan küçük yemek standları.
O zaman hadi başlayalım, yazı yazamayan kadının yiyecek şehri yazısına :)
Toys R Us Yiyecek Standları
Nerede, ne zaman duyup gördüğümü hatırlamıyorum bile, ama görür görmez vurulduğumu hatırlıyorum. Dört tane Toys R Us özel seti, hepsinin farklı bir yiyecek teması var. Daha önceden de bu tür set ve minifigürlerin olduğunu biliyorum, ulaşmanın çok zor olduğunu da biliyorum.
Emre’yle konuşuyoruz. O bana kurmak istediği şehri anlatıyor, beni de gaza getirmeye çalışıyor. Anlatamıyorum ki, yapım talimatları olmazsa sınırsız parçayla bile şehir yapamam ben. O şekilde oynamadım hiç. Kutudan çıkan yapılır, kullanılır ya da kullanılmaz, ama asıl oyun hep minifigürlerle ilgilidir. MOC dediğimiz şey, benim uzaktan bakıp takdir ettiğim bir şey, yaptığım değil. O şehrinin parkına yapmayı düşündüğü küçük standlardan bahsederken yeniden aklıma geldi bu yiyecek standları. Önce ona resimlerini gönderdim. Sonra aradım, yapım talimatlarını bulabilir miyim diye. Bulamadım. Yapan var mı? O da yok. Nasıl ya? Çıkmadı mı bu setler? Çıktı. O zaman öğrendim ki sadece Uzak Doğu pazarında piyasaya sürülmüş. Brick Bites olarak geçen bu seri, Toys R Us online mağazasında belli bir tutarın üzerinde LEGO seti aldığınız zaman hediye olarak geliyor. İyi de, talimat olmadan nasıl yapıcam ben bunları?

Neyse ki, yıllardır onu yaz bunu araştır derken Rebrickable sayfasının varlığını öğrenmiştim. Hemen oraya baktım. Talimatlar yok ama kullanılan parçalar var. Eh, çok da basit setler, ben bile yapabilirim. Açtım Studio’yu başladım parçaları bulup birleştirmeye. Güzel de oldu. Bricklink’te mağaza bakındım, parçaları nereden alabilirim diye. Biliyorsunuz, istediğiniz her parçayı istediğiniz renkte bulmak çok kolay değil. Yine de haklarını yemeyeyim, bazı mağazalar epey kapsamlı parça satıyor. Hop, hemen bir liste. O gece verdim siparişi. Hepsini yapma planım vardı ama patlamış mısır standındaki sarı dondurma toplarını bulamadım. Hadi dedim, o kalsın bu seferlik.
Parçalar gelip de birleştirildiği zaman, sevimli üç standım masamın üzerinde yerlerini almıştı.
Yiyecek Şehri
Benim işim bilgisayar başından yapılan bir iş. Eh, masamın üzerinde de oyuncaklarım var tabii, baktıkça içim açılıyor. Mutfak Atölyesi, önünde üç tane yemek standı, önünde Autumn’un Waffle Standı. Sabah akşam gözümün önünde olunca, birden bir ilham geldi bana. Şimdiye kadar hiç şehir kurmayı düşünmemiştim. Hem dediğim gibi minifigürlere ağırlık verdiğimden, hem de uzun süre set almadığımdan, elimde yeterli malzeme yoktu. Aldığım küçük setler arasında şehir kurmaya uygun set de yoktu zaten. Belki de artık zamanı gelmişti. Son zamanlarda biraz fazla harcama yapıp, her zaman aldığımdan daha büyük setler de almıştım. Küçük bir şehir yapabilirdim.

Ama bir yandan da yiyecek standları o kadar hoşuma gidiyor ki, onları devam ettirmek istiyorum. Sonra düşündüm, neden yiyecek şehri olmasındı? Mutfak hazır, standlarım var, bir sosisli bir de hamburger kamyonum var. Başlangıç için yeter de artar. Ama birkaç küçük stand daha yapılır tabii, çok tatlılar çünkü. O zaman hadi, dönelim Studio’ya.
Dönelim dönmesine de… ne yapacağım? Benim de sevdiğim bir şey olsun lütfen. Kahve olur. Tamam, kahve. Evet. Diğerleriyle aynı konseptte olacaksa, standın üzerine bir kahve fincanı gerek. Bakalım, kim neler yapmış. Hadi Rebrickable, göreyim seni.
Ve karşıma fantastik bir tasarımcı çıktı. Tamam, tüm MOC yapanlar öyle benim gözümde, ama bu tam 12’den vurdu. Onlarca stand tasarlamış. Benim yapmak istediklerimden farklı, ama hepsinin üzerinde ne sattığını anlatan bir küçük model var. Aklımı yitirdim resmen. Ona bak, buna bak derken birkaç tane seçtim. Seçmekle bitti mi iş? Tabii ki hayır. Onları yapmak gerek. Neyse ki hangi parçaları kullandığı gözüküyor. Biraz onlara baktım, biraz tahmin yürüttüm, biraz Bricklink’teki mağazaların uygunluk durumunu kontrol ettim. Ve sonunda standlarım hazırdı.

Nasıl yapsak?
Şimdi böyle başlık koyunca olmuyor tabii ama bu standların tasarımcısının bir nevi markası bu, How to Build It. Rebrickable’da bine yakın modeli var, bunları ayrıca kendi web sayfasında ve sosyal medya hesaplarında da paylaşıyor. Hepsini incelemedim ama standlar gerçekten muhteşem.

Üniversitedeyken, hocalarımızın söylediği bir şey vardı: Simgelerden kaçının. Yani bu ne demek? Berber yapıyorsan, binanın üzerinde makas olmasın. Veteriner yapıyorsan kedi-köpek heykeli koyma. Bunun gibi şeyler. Yani not kırılmasın diye uyduk mecburen ama oldum olası sevmediğim bir düşüncedir. Tamam, bir yerde bina tasarımıyla kendini belli etsin demek istiyorlar ama, ya etmezse? Ya edemezse? İşte şimdi sokağa çıktığımızda gördüğümüz binalar çıkıyor ortaya. Oysa bu tür bir şey kullanmak binanın, sokağın ve şehrin dokusunu renklendiriyor. İlgi çekiyor. Tabii ki her yerde, her zaman uygulanmaz. Ama arada bir böyle bir renge ihtiyacı oluyor, hem insanın, hem de şehrin.

Ben de bu sayfada bulduğum tasarımlardan bazılarını yürüttüm. Taşınma sebebiyle henüz parçaları almadım, ama Studio’da aldığım render bile çok hoş duruyor. Hepsini yaptığım zaman küçük bir yiyecek sokağı hazır olacak. Ya da belki sokak değil de meydan yaparım. Henüz karar vermedim, bir de zaten çok acemiyim bu konuda :) Ama hiçbir şey yapmasam bile tek başlarına da çok güzel duruyorlar bence.
Bugünlük de bu kadar!
Bitirmeden önce How to Build It sayfasına teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Parçaların ne olduğunu bilmekle, onları bir araya getirmek arasında epey fark var. Onların sayesinde ben de normalde yapmadığım bir şeyi yaptım, beynimin o yanını biraz zorladım. Şehir kurma fikrini kafama soktuğu için Emre’ye teşekkür ederim. İyi bir şey mi yaptı, kötü bir şey mi yaptı artık göreceğiz :) Siz sevgili okuyucularıma da, blogumu hâlâ takip ettiğiniz için teşekkür ederim. Yazıların kalitesi her zaman aynı olmuyor. Belki bazen hiç ilgilenmediğiniz konularla ilgili yazıyorum. Ama elimden geldiği sürece bir şeyler yayınlamaya devam edeceğim.
Antalya’dan sevgiler!
Brick Bites serisinin afişi ve set resimleriyle farklı sembollerin olduğu setlerin resimleri Brickset’ten, How to Build It standlarının toplu resmi Rebrickable’dan alınmadır. Henüz yapılmamış yiyecek standları da Bricklink Studio’da render edildi. Gerisi bana ait.
Kimisi çocukken Barbie bebeklerle oynar, kimisi de LEGO minifigürleriyle küçük dünyalar kurup, bu dünyaları büyüyünce de korumaya devam eder. Sanırım benim hangi gruba dahil olduğum belli :)